El-Velî,
Allah Teâlâ’nın esmâ-ül hüsnâsından bir ism-i şerifleridir
ki Vedûd ism-i şerifinin tecellisine mazhar olup sevilen kullarına
bu ismi şerifinin tecellisi ayrı bir özellik kazandırır.
Kullarından
bazı has, kulluk şuuruna ermiş, Rabbine gönül verip emr-i
ilâhîyeye âmâde olmuş Hakk dostlarını Velî ismi şerifinin
tecellisine mazhar etmiştir ki; Kur’an-ı Kerim’de hem
kendisinin Velî olduğunu, hem de kullarından bazılarının bu
vasıfla vasıflandığını haber verir. Daha doğrusu Allah Teâlâ
onları bu vasıfla yâd ediyor.
“Bilesiniz
ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de.
Onlar, iman edip de takvâya ermiş olanlardır. Dünya hayatında da
ahirette de onlara müjde vardır. Allah'ın sözlerinde asla değişme
yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.” 1
Bu
ve benzeri ayetlerden anlaşılıyor ki; velî olmak ancak takva
sahibi olmakla mümkün olabileceği gibi takvası, ihlâsı,
muhabbeti nisbetinde mümin, Allah (c.c)’ın bu yüce ismi şerifine
nail olup hissesini alacaktır biiznillah. Mevlâ’nın bu ismi
şerifine en ziyade mazhar olanlar başta Efendimiz (s.a.v) olmak
üzere cümle peygamberler ve onlara yakınlıkları nisbetinde
ümmetleri bu ismi şerifin tecellisine mazhar olmuşlardır.
Başta
da denildiği gibi her ehli takva mümin takvası, ihlâsı
nisbetinde Velî ismi şerifine mazhardır.
يُحِبُّهُمْ
وَيُحِبُّونَهُٓ
“Allah onları sever,
onlar da Allah’ı sever” 2
Bu
ayet-i kerimeden de anlaşılıyor ki; sevilmek için sevmenin şart
olduğu aşikârdır. Sevenin de sevilenin de Velî ismi şerifinin
tecellisine mazhariyetle şereflenip velî ünvanını kazanacağını
Yüce Allah (c.c.) ve Resulullah (s.a.v) haber veriyor. Velînin
kısaca tarifi; sarsılmaz imanla iman edip, teslimiyeti, sağlam
tevekkülü, tam itikadı kavî olup, Rabbine gönül vermiş,
sarsılmaz irade ile kulluk vazifesini severek cana minnet bilerek
ifa ederken yasaklardan da fersah fersah uzak olmaya özen gösteren
kişidir. Allah’ın ahlakıyla ve ahlak-ı Muhammedî ile
ahlaklanmış, edeb-i Muhammedî ile edeblenmiş bu saygı değer
şahıs aynı zamanda kullukta, ibadet ü taatte ne cennet sevdası
ne de cehennem kaygısıyla amel edip, yalnız Cenab-ı Hakk’ın
rızasını talep etmiştir ki, bu istikamette özü sözü ve
fiiliyatı birleşmiş, hali, kali, ameli birbirinden ayrılmaz bir
vasıf olmuş ve böylece dürüstlüğün, sadakatin, muhabbetin
neticesi Yüce Allah’ın bu azim ismi olan Velî ismi şerifine
mazhar olmakla velî kul olarak vasıflanmaya nail olmuştur. Adeta
kimliğini simgeleyen bir ödül ile ödüllendirilmiştir ve bu aziz
insanlara veliyullah denir, Allah’ın velîleri demektir.
Bu
konuya diğer bir açıdan baktığımızda her iman taşıyan kalb
sahibinin velilikten hissesi vardır. Şöyle ki; Bir gün Hz. Ömer
(r.a) Kâbe’nin karşısında durmuş ağlıyor ve şöyle diyor:
“Ya Kâbe, seni yıksam, yerini de yaksam, bir velînin kalbini
yıkmak kadar üzülmem”. Bu durumu görenler, “Ya Ömer, bu velî
dediğin Allah’ın özel kulları mı?” diye sorunca cevaben
“Hayır, kalbinde imanı olan her şahsın velîlikten bir payı
vardır” diyor. Bu ve benzeri haberlerden de anlıyoruz ki, her
iman sahibi mümin bu ismi şerifin tecellisinden nasibini almış
olmakla beraber diğer esma-i ilâhilerde de olduğu gibi, kulun
gayreti, ciddiyeti, şuuru, ihlâsı nisbetinde hatta denebilir ki,
Allah zül celâl’in diğer esmalarının kulun üzerinde kuvvet
bulması nisbetinde Vedûd dolayısı ile Velî ismi şeriflerinin de
tecellisi kuvvet bulacaktır ve böylece o şahıs sevilen, sayılan,
değerli biri olup Velî ismi şerifi ile sıfatlanacaktır.
Bu
ismi şerifin kâinattaki tecellisi ise Vedûd ismi şerifi gibi
Allah’ın cümle canlılara –başta insanlar olmak üzere- bütün
ihtiyaçlarını vermesidir.
Buna
karşı insanların nankör davranmaları Kur’an-ı Kerîm’de bir
çok ayetlerde şöyle bildirilmiştir:
“Allah,
evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı ve sizin için
davar derilerinden gerek göç gününüzde, gerekse konaklama
gününüzde, kolayca taşıyacağınız evler; yünlerinden,
yapağılarından ve kıllarından bir süreye kadar
(faydalanacağınız) bir ev eşyası ve bir ticaret malı meydana
getirdi. Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı.
Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan
koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı.
İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini
tamamlıyor. (Ey Resûlüm!) Yine de yüz çevirirlerse, artık sana
düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir. Onlar Allah'ın
nimetini bilirler (itiraf ederler). Sonra da onu inkâr ederler.
Onların çoğu kâfirdir.” 3
“İnsana
bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer.
Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur.” 4
“İnsana
nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirip yan çizer; ona bir de
zarar ziyan dokunacak olsa iyice karamsarlığa düşer.” 5
1
Yunus:62,63,64
2
Maide:54
3
Nahl:80,81,82,83
4
Fussilet:51
5
İsra:83
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder