El-Mudill
ismi şerifi Cenab-ı Allah’ın esma-ül hüsna olarak bilinen 99
isimden olmayan bir ismi şerifidir. Hâdi ismi şerifinin muktezası
olarak hidayeti yaratan Cenab-ı Hakk, Mudill ismi şerifinin
muktezası olarak da dalaleti yaratır. Herşeyi sebeplere bağlayan
Yüce Mevlâ, kulunun hidayetini sebeplere bağladığı gibi
dalaletini de yine sebeplere bağlamış ve bu sebeplerin muktezası
ki gerekeni halk etmiştir.
Nasıl
ki başta iman olmak üzere Kur’an’a saygılı olma, mesajlarına
kulak verme, nasihat dinleme, ilim öğrenmeye say etme ve Resulullah
(s.a.v)’in sünneti seniyyelerini öğrenme ve tatbike gayretli
olma ve Rabb’ül âlemin’in razı olup değer verdiği daha pek
çok amellere tevessül etme, Yüce Mevlâ’nın Hâdi ismi
şeriflerinin tecellisine sebebiyet veriyor, vesile oluyor ise, yine
insan demhaneye, meyhaneye, puthaneye gidip bunca hakikatler
karşısında kör, dilsiz, sağır gibi haktan hakikatten uzak olur,
Mevlâ’nın hesapsız nimetleri karşısında nankör, saygısız
olur ise, bu ve benzeri davranışları, tutumları da dalalete sebep
olur. Bu gibi isyanda ısrar eden insanlar adeta Allah’ın Mudill
isminin tokmağına tutunmuş “Beni saptır, ben sapıklardan
olmak, dalalete sürüklenmek istiyorum” demiş olurlar. Allah da
murad buyurursa, insanın bu kavlî, fiilî, hâlî talebini yerine
getirmek için Mudill ismi şerifi ile tecelli eder, onu saptırır.
Ya da Rahman ve Rahîmiyeti, hilmi gereği bu isteğini cevabsız
bırakır, engeller çıkarır, saptırmaz.
“Hayrihî
ve şerrihî min Allahü Teâlâ” fetvasınca hayrı ve şerri halk
eden Allah’tır. Muhakkak azîz eden de, zelîl eden de Allah’tır.
Küllî irade Allah’a mahsustur. Kulda cüz’î iradeyi yaratan
yine Rabb’ül âlemin’dir. Kul cüz’î iradesini ya hayırda ya
da şerde kullanabilir ve yaptığı tercihe göre ya hidayete veya
dalalete giriftar olur. Allah (c.c) kulları için daim hayır murad
eder fakat insan, illâ ben dalaleti istiyorum dercesine sapıklığa
sebep olan hal ve davranışlarda ısrarlı olursa, Mevlâ
böylelerine dilerse takdir ettiği zaman Mudill ismi şerifi ile
tecelli eder ve o kimse artık şâkîlerden olup dalalet içerisine
saplanır. Bu durumlarda Mevlâ’nın Halîm ismi şerifini
görüyoruz ki, hemen cezalandırmayıp mühlet veriyor, dalalete
giden yoldan dönerler diye. Fakat şu bir gerçektir ki, Mevlâ’nın
tayin ettiği o mühlet zarfında aklını başına almayan
isyankârlara da Mevlâ, Mudill ismi ile tecelli ederse, mazallah
öylelerini hidayete getirecek hiçbir yardımcı yoktur. Kur’an-ı
Kerîm’de bu hususta Cenab-ı Hakk şöyle buyurur:
“Allah
kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de
hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost
bulamazsın.” 1
Mana
olarak hidayet; doğru yol, nebilerin gittiği istikametli yoldur.
Dalalet ise sapıkların yolu, doğru yolu kaybetme, istikametten
ayrılma demektir. Bunların her ikisini de yaratan Allah (c.c)’tır.
Dalaleti Mudill ismi şerifinin muktezası ile yaratan Allah (c.c),
hidayeti de Hâdi isminin tecellisine bağlayan yine Allah (c.c)’tır.
Demek ki, ikisini de veren Hak Teâlâ’dır. Fakat baştan beri
izaha çalıştığımız asıl mesele, bu durumların zuhuruna
insanın cüz’î iradesini kullanıp kendi sebebiyet vermesidir.
Evet nasıl ki Allah (c.c) zatında birdir, icraatında da birdir,
herşeyi yaratan Allah’tır. Fakat insanları imtihan etmeyi murad
eden Yüce Allah, insana verdiği cüz’î iradeyi, bir çok sırları
ve hikmetleri beşerin kaderine koymuştur. İşte iki yol ve
karşılarında Allah’ın iki ism-i şerifi. Birinde Hâdi, bir
diğerinde ise Mudill. Bu iki kapıyı da çalabilecek istidatta
yaratılan beşere imtihan nokta-i nazarından ki cüz’î irade
verilmiş, “dilediğin kapıyı çal” dercesine. Yine pek çok
mevzuda olduğu gibi bu çok önemli mevzuda da Rabb’ül âlemin’in
Rahmaniyyeti ve hilmi devreye giriyor, hayır kapısı olan Hâdi
kapısına parmak dokundururcasına cüz’î bir teşebbüsle kapı
açılıyorken; Mudill tokmağına ısrarla vurulduğu halde kolay
kolay açılmıyor. Mevlâ’nın sonsuz rahmetinin tecellisi ki;
mühlet tanıyor, adeta zehir içip intihara teşebbüs eden kimseye
ya zehiri etkisiz hale getirdiği veya birilerini sebep edip
kurtardığı gibi. Fakat insan, bunca mühletten ve bunca fırsattan
istifade edip yön yol değiştirmezse, başta da denildiği gibi,
kendi ısrarlı talebi gereği meftunu olduğu sapıklığın
gayyalarına yuvarlanır. İşte böylelerine Mevlâ’nın Mudill
ismi şerifleri tecelli eder. Böylelerinin nasihat kabul etmesi çok
zordur. O bataklıktan ancak Mevlâ’nın lütfu ile kurtulunabilir,
Mevlâ’nın yardımından ümit kesilmez. Bir ayet-i kerimede şöyle
buyurulur:
“Allah'ın
rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası
Allah'ın rahmetinden ümit kesmez.” 2
Gelişin
sırrını kavrama, bulunuşun imtihanını verme ve gidişe hazır
olma... İşte insan için mühim olan da budur. Rabb’ül
âlemin’den dileriz, Mudill isminin tecellisine sebep olacak cümle
kötülüklerden, isyan, tuğyan ve haramlara batmaktan koruyup tüm
bunlardan uzak eylesin, Hâdi ismi şerifi ile tecelli ettiği
bahtiyarlar güruhuna dahil eylesin. Âmin. Bitmeyen temennilerimiz
içinde yine temenni ve niyazımız odur ki, amellerimizi rızasına
muvaffak eylesin ve amellerimizin akibetini, ömrümüzün akibetini,
zamanımızın akibetini hayırlı eylesin. Engin rahmet-i ilâhisi
ile tecelli eyleyip, şefaat-i uzmasına gark ettiği bahtiyarlar
zümresinden kılsın. Âmin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder